Değerli Meslektaşlarım,
Bir Hikâye ile başlayayım… İki arkadaş ormanda kamp yapmaktadırlar. Öğle vakti çadırın yanında oturup bir şeyler ile uğraşırlarken ağaçların arasından bir aslan çıkagelir. Kampçı arkadaşlar birbirlerine şöyle bir bakar ve kısa bir an donup kalırlar bu esnada aslan bunları izlemektedir. Sonra bu elemanlardan biri botlarını çıkarıp, spor ayakkabılarını giymeye başlar:
– ne yapıyorsun sen, aslandan hızlı koşamazsın ki?
– aslandan hızlı koşmam gerekmiyor, senden hızlı koşayım yeter…
Rekabet bizde bu durumda mı emin değilim ama il toplantılarımızda sıkça karşılaştığımız bir konu rekabet üzerine. Neredeyse tüm üyelerimiz bu konudan oldukça muzdarip. Rekabetin başına “Haksız” kelimesini de koyarak her firmanın bir başka kurum hakkında saatlerce anlatacak hikâyesi olduğunu biliyorum ve her il toplantılarımızda buna tanık oluyorum. “Haklı rekabet” nasıl olur, ne zaman “haksız” olur konusu da ayrı muamma.
2004 yılında Derneğimizin gerçekleştirmiş olduğu ankette en büyük sektör sorunumuzu tanımlarken yine “Haksız Rekabet” konusu ilk planda vurgulanmış. Bu konunun önemi azalmadığı gibi değişen piyasa koşulları, sektörümüze giriş eşiğinin çok kolay bir seviyede olması, eğitim sorunlarımız ve bilinçsiz müşteri yaklaşımları durumu daha da vahim hale getiriyor.
Sadece fiyata dayalı rekabetin sadece günü kurtarmak olduğunu, sunulan fiyatların mali yapılarımızı kaldıracak ve döndürecek boyuttan çoktan çıkmış olduğunu hep beraber gözlemlemekteyiz. Geçtiğimiz yıllar içinde tüm birim mal ve hizmet fiyatları düştü. Bu mal ve hizmetleri sunmak için var olan faaliyet giderlerimiz ve malzeme fiyatları ise düşmediği gibi yükseldi. Bu döngünün sadece bizim sektöre ait bir olgu olmadığını da belirtmekte fayda var. Hemen hemen her sektörün bu döngü içinde zorlandığı ve bu yeni yapıya ayak uydurabilen firmaların gelecekte şansı olabileceği gerçeğini kavramamız gerekiyor. Bu yeni yapının tanımı ise hizmet veya ürünlerinde yenilikler yaratan, farklılaşan, verim konusuna odaklanmış ve katma değer yaratan firmalar olacak ve bu sert rekabet koşullarında ayakta kalabilme şanslarını arttıracaklar.
ARED olarak bu konuda yapılabilecekler ve yöntemler hakkında yönetim kurulundaki arkadaşlarımla sık sık konuşuyoruz. Sektörümüzün duayenlerinden görüş alıyoruz. Kısa vadede olmasa bile bir plan dâhilinde sektörümüzde toplam bilinç ve farkındalığı arttırmak, iletişim yollarını açmak, eğitimlerle bunu desteklemek bu sorunun çözülmesinde gerekli olan ilk adımlardan biri. Bu manada illerde düzenlediğimiz toplantıları çok önemli görüyorum. Bir an için günlük telaştan kurtulmak ve büyük resmi görebilmek için bir adım geriden bakmak çok önemli. Bu vesileyle tüm üyelerimizi mümkün mertebe il toplantılarında görmek isteğimizi tekrar hatırlatıyor, sağlıklı, mutlu ve bol kazançlı günler diliyorum.
Halil ELİGÜR
ARED Yönetim Kurulu Başkanı
Açıkhavada Haberler / Mart 2013